of an event, as it happens; in real time; direct

listen to the pronunciation of of an event, as it happens; in real time; direct
İngilizce - Türkçe

of an event, as it happens; in real time; direct teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

live
yaşamak

Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak. - He will have lived here for ten years by the end of next month.

Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz. - All of us want to live as long as possible.

live
live and learn yaşadıkça ögrenmek
live
{s} güncel
live
{f} on ile geçinmek
live
(Televizyon) canlı yayın

Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak. - The soccer game will be transmitted live at five p.m.

Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti. - A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.

live
akımlı
live
cereyanlı (tel/ray vb)
live
radyo

Dan radyoda canlı çaldı. - Dan played live on the radio.

live
gereksinimlerini karşılamak
live
çıngıyla yüklü
live
cereyanlı
live
canlı (yayın)
live
diri
live
(yayın) naklen
live
canlı

Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı. - My grandfather is 90 years old and very lively.

Kedi canlı bir fare ile oynuyordu. - The cat was playing with a live mouse.

live
ömür sürmek
live
hayatta olmak
live
eğleşmek
live
{s} patlamamış (bomba)
İngilizce - İngilizce
live

The concert was broadcast live by radio.

of an event, as it happens; in real time; direct