of all living (by way of emphasis)

listen to the pronunciation of of all living (by way of emphasis)
İngilizce - Türkçe

of all living (by way of emphasis) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

alive
canlı

Onun dün yakaladığı balık hâlâ canlı. - The fish he caught yesterday is still alive.

Fare canlı mı yoksa ölü mü? - Is the rat alive or dead?

alive
{s} diri

O ölü mü yoksa diri mi? O ölü. - Is he alive or dead? He's dead.

Onlar onun ölü mü yoksa diri mi olup olmadığını söyleyemedi. - They could not tell whether he was dead or alive.

alive
{s} sağ

Yılan sağ mı yoksa ölü mü? - Is the snake alive or dead?

Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var. - The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.

alive
{s} hayat dolu

Yer yaratıcı genç insanlarla hayat doluydu. - The place was alive with creative young people.

alive
hayatta olmak

Tom, hayatta olmak için kesinlikle şanslı. - Tom certainly is lucky to be alive.

Bakım hayatta olmak anlamına gelir. - Caring means being alive.

alive
dirimli
alive
hareketli
alive
yaşam dolu
alive
{s} farkında

Biz ne olduğunun farkındaydık. - We were alive to what was going on.

Ben tamamen tehlikenin farkındaydım. - I was fully alive to the danger.

alive
şevkli
alive
alive with bees arı dolu
alive
{s} hayatta

Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı. - If it hadn't been for you, he would still be alive.

Eğer o uçağa binmiş olsaydım,şimdi hayatta olmazdım. - If I'd taken that plane, I wouldn't be alive now.

alive
{s} yaşayan

Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu yaşayan en seksi politikacı olarak nitelendirdi. - The German newspaper Die Welt has called Canada's Prime Minister, Justin Trudeau, the sexiest politician alive.

Yaşayan en uzun adam Carl'dır. - Carl is the tallest man alive.

alive
{s} elektrik yüklü
alive
sevinçli
alive
Man alive I argo Hey mübarek I
İngilizce - İngilizce
alive