Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
- I would like to live in the quiet country.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.
- A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.
- The soccer game will be transmitted live at five p.m.
Dan radyoda canlı çaldı.
- Dan played live on the radio.
Kazada çok sayıda canlı kayboldu.
- Many lives were lost in the accident.
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
- The cat was playing with a live mouse.
This night club has a live band on weekends.