Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.
- This carpet is big enough to cover the whole floor.
Su, yeryüzünün yaklaşık %70'ini kaplamaktadır.
- Water covers about 70% of the earth.
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
- He put a cover over his car.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
O, masrafları karşılamak için yeterli paradır.
- That's enough money to cover the expenses.
Onun kaybını karşılamak zorundayım.
- I have to cover his loss.