Kavga ettiği için okuldan kovuldu.
- He was expelled from school for fighting.
Neden kavga ettiklerini bilmiyorum.
- I don't know why they are fighting.
Lütfen dövüşmeyi bırakın.
- Please stop fighting.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.
- I intend on fighting till the end.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Vietnam savaşında savaşırken öldü.
- He died fighting in the Vietnam War.
Sokaklarda savaş vardı.
- There was fighting in the streets.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
- He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.
Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.
- They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
- He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.