Belli ki Tom Mary'den hoşlanmıyor.
- Apparently, Tom doesn't like Mary.
Belli ki o adam bizi yanıltıyor.
- The man is apparently deceiving us.
Bu açık olmalı ama görünüşe göre değil.
- This should be obvious, but apparently it's not.
Onun seçimi kazanacağı açık.
- It is apparent that he will win the election.