İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
- Angels watch from above as men fight amongst themselves.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
- They live on the floor above.
Önemli! Yukarıdaki cümleye çeviri eklemek üzeresiniz.
- Important! You are about to add a translation to the sentence above.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
- Don't go above five rubles.
Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı.
- More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
- She is certainly above forty.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
- Above all, be patient.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
- You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.