This is John and that is his brother.
- Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
The eye of a hurricane is its center.
- Bir kasırganın gözü onun merkezidir.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
Tom told Mary that he didn't think it was a good idea for her to go jogging in the park by herself.
- Tom Mary'ye onun parkta tek başına yürüyüşe gitmesinin iyi bir fikir olduğunu düşünmediğini söyledi.
My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.