Aşıklar sayısız mektup alışverişinde bulundular.
- The lovers exchanged numerous letters.
Dan, Linda'yı sayısız kez aramaya çalıştı.
- Dan tried to call Linda numerous times.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.
Kyoto'da çok sayıda üniversite var.
- There are numerous universities in Kyoto.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.
Onun odasına girdiğimde, golf oynadığı yirmi yıl süresince kazandığı çok sayıda kupayı bana gösterdi.
- When I went into his room, he showed me the numerous trophies he had won during the twenty years he had played golf.
Hayatın kökeniyle ilgili birçok teori var.
- There are numerous theories about the origin of life.
Onu birçok kez yaptım.
- I've done that numerous of times.
People participated more numerously than ever before.