number 1; particular person or thing

listen to the pronunciation of number 1; particular person or thing
İngilizce - Türkçe

number 1; particular person or thing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

one
bir

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on. - One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

one
{i} tek

Bir, üç ve beş tek sayılardır. - One, three, and five are odd numbers.

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

one
{i} biri

Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek. - One of my dreams is to learn Icelandic.

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez. - One won’t hear much music in that pub.

Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam. - There were two people in it, one of her girl students and a young man.

one
{i} kimse

Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez. - No one shall be arbitrarily deprived of his property.

Onu hiç kimse anlamıyor. - No one understands that.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Ofiste bir tane satın almak zorundasın. - You have to buy one at the office.

Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok. - I want a car, but I have no money to buy one.

one
aynı

Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır. - One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.

Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum. - You are not the only one responsible for it, I am too.

one
her biri

Onların her birine bin yen verdim. - I gave them one thousand yen each.

Her birimiz elinden geleni yapmalı. - Each one of us should do his best.

one
one another birbirlerini
one
adam

Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi. - No one wanted to insult these men.

Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam. - There were two people in it, one of her girl students and a young man.

one
kişi

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for man, one giant leap for mankind.

Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak. - One more person will be joining us later.

one
one and sixpence eski
İngilizce - İngilizce
{i} one
number 1; particular person or thing