Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum.
- I don't know what Tom does nowadays.
Bebek diş çıkarıyor bu aralar.
- The baby is growing teeth now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.
- I hear that Tom isn't in Boston now.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Derhal konuşmayı kes.
- Stop speaking right now.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.
- Now that you are eighteen, you can get a driver's license.
Şimdilik sadece benimkini kullan.
- Just use mine for now.
Sanırım o şimdilik yeterli.
- I think that's enough for now.
Tom muhtemelen Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu şimdiye kadar anlamıştır.
- Tom has probably figured out by now that Mary is John's girlfriend.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- Now that you are here, you can help do the cleaning.
Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
- Let me hear from you now and again, will you?
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Arada sırada oğluna yazar.
- She writes to her son every now and then.
Arada sırada birlikte alışverişe gittiler.
- Every now and then they went shopping together.
O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.
- He still comes to see me now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
Mary gittiği için, Tom daha mutlu.
- Tom is happier now that Mary has left.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.
Mademki tekrar iyisin,seyahat edebilirsin.
- Now that you are well again, you can travel.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Hemen şimdi ayrılmanı istiyorum.
- I want you to leave right now.
Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
- How about going to a sushi bar right now?
Bundan sonra daha sıkı çalış.
- Study harder from now on.
Tom bundan sonra daha dikkatli olacağını söylüyor.
- Tom says he'll be more careful from now on.
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Erkek arkadaşın seni beklemekten usandı ve şimdi az önce gitti.
- Your boyfriend got tired of waiting for you and left just now.
Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim.
- As of now I'll be able to sleep peacefully.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.
- Tom is supposed to be in Boston by now.
Bu şu an için işe yarar.
- This will do for now.
Sana şimdi yanıt veremem.
- I can't answer you here and now.
Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
- I want you focus on the here and now.
Sana burada ve şu anda cevap veremem.
- I can't answer you here and now.
Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.
- Join now and pay nothing for a whole year.
Annem şu anda çok meşgul.
- Mother is very busy just now.
Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.
- I was just now thinking about that problem.
O, arada bir tenis oynar.
- Now and then she plays tennis.
Arada bir bizi ziyaret etmeye gelir.
- He comes to visit us every now and then.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.
Madem ki büyüyorsun, böyle davranmamalısın.
- Now that you're grown up, you must not behave like that.
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
- Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
Mademki tekrar iyisin,seyahat edebilirsin.
- Now that you are well again, you can travel.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Derhal gel ve beni gör.
- Come and see me right now.
Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.
- For some reason the microphone wasn't working until now.
Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.
- Sorry, I didn't read your comment until now.
Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- Up to now, how many books do you think you've read?
Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.
- Up to now I've never been abroad.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Robert ara sıra beni ziyarete gelir.
- Robert comes to visit me every now and then.
Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
- Tom comes to visit us every now and then.
Bundan böyle, görüşelim.
- From now on, let's keep in touch.
Artık bundan böyle bunu bu şekilde yapacağız.
- From now on, we'll do it this way.
Evet, ama o hemen şimdi gitti.
- Yes, but she left just now.
Hemen şimdi sana geliyorum.
- I'm coming to you just now.
Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.
- A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
Bu gerçek şimdiye kadar bilinmiyordu.
- This fact was not known until now.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.
Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.
Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..
We can play football now that the rain has stopped.
Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.
Now listen, we must do something about this.
countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.
Call your mother now and then and let her know you care.
Alice: Now you're cooking!.
Bob: 'Now you're talking! ''.
Now, now. Don't be rude.
Now, now, there's nothing to worry about.
That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.
I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.
Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.
I'll be coming just now.
I was talking to my friend on the phone just now.
... NOW I THINK I SHOULD BE THE ONE TO BREAK THIS BAD BOY IN. ...
... Now, four years ago when I stood on this stage I said that I would cut taxes for middle-class ...