now, now

listen to the pronunciation of now, now
İngilizce - Türkçe

now, now teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

now
şimdi

Saat şimdi yedi kırk beş. - It's quarter to eight now.

O şimdi bir mektup yazıyor. - She is writing a letter now.

for now
şimdilik

Şimdilik sadece benimkini kullan. - Just use mine for now.

O şimdilik yeterli olacaktır. - That will be enough for now.

right now
hemen şimdi

Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin? - How about going to a sushi bar right now?

Hemen şimdi ayrılmanı istiyorum. - I want you to leave right now.

from now on
bundan sonra

Bundan sonra daha dikkatli olmalısın. - You need to be more careful from now on.

Tom bundan sonra daha dikkatli olacağını söylüyor. - Tom says he'll be more careful from now on.

just now
henüz

İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim. - I have just now finished doing my English homework.

just now
az önce

Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm. - I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.

O, az önce ofisten ayrıldı. - He left the office just now.

answer now
(Bilgisayar) şimdi yanıtla
apply now
(Bilgisayar) şimdi uygula
as of now
şu an itibari ile
as of now
an itibari ile
as of now
an itibariyle

Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim. - As of now I'll be able to sleep peacefully.

back up now
(Bilgisayar) şimdi yedekle
by now
şu ana kadar

Ben şu ana kadar buna alıştım. - I'm used to it by now.

Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı. - Tom must be over thirty by now.

calculate now
(Bilgisayar) şimdi hesapla
center now
(Bilgisayar) şimdi ortala
check now
(Bilgisayar) şimdi denetle
come on now
ha
convert now
(Bilgisayar) şimdi dönüştür
disconnect now
(Bilgisayar) bağlantıyı kes
download now
(Bilgisayar) şimdi karşıdan yükle
end now
(Bilgisayar) şimdi sonlandır
even now
şu anda bile
every now and again
ara sıra
explore now
(Bilgisayar) şimdi gözat
export now
(Bilgisayar) şimdi ver
export now
(Bilgisayar) şimdi gönder
for a long time (now)
çoktan beri
for a while now
bir süreliğine
for a while now
bir süredir
for awhile now
bir süredir
for now
şu an için

Bu şu an için işe yarar. - This will do for now.

for some time now
bir süredir
here and now
(Konuşma Dili) hemen
here and now
(Konuşma Dili) derhal
here and now
(Konuşma Dili) şimdi

Sana şimdi yanıt veremem. - I can't answer you here and now.

Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum. - I want you focus on the here and now.

here and now
(Konuşma Dili) bu aralar
here and now
(Konuşma Dili) şu anda

Sana burada ve şu anda cevap veremem. - I can't answer you here and now.

here and now principle
(Dilbilim) yakın çevre ilkesi
if i knew then what i know now
şimdiki aklım olsaydı
ignore for now
(Bilgisayar) şimdilik yoksay
import now
(Bilgisayar) şimdi al
install now
(Bilgisayar) şimdi yükle
join now
(Bilgisayar) şimdi katıl

Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma. - Join now and pay nothing for a whole year.

just now
şu anda

Babam şu anda meşgul. - My father is busy just now.

Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum. - I was just now thinking about that problem.

just now
derhal
meet now
(Bilgisayar) şimdi toplantı yap
merge now
(Bilgisayar) şimdi birleştir
now
şu aralar
now
bu aralar

Bebek diş çıkarıyor bu aralar. - The baby is growing teeth now.

Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum. - I don't know what Tom does nowadays.

now
-dığı için
now and again
(Konuşma Dili) sürekli olarak
now and then
ikide bir
now i see through it
anlaşıldı
now it is clear
anlaşıldı
now that
hazır
now that
şimdi

Bir hata yaptığımızı şimdi anlıyorum. - I see now that we've made a mistake.

O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir. - Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.

now then!
hop
now therefore
(Ticaret) dolayısıyla
query now
(Bilgisayar) şimdi sorgula
register now
(Bilgisayar) şimdi kaydettirin
register now
(Bilgisayar) şimdi kayıt olun
register now
(Bilgisayar) şimdi kaydettir
register now
(Bilgisayar) şimdi kaydet
register now
(Bilgisayar) hemen kaydol
remove now
(Bilgisayar) şimdi kaldır
right now
derhal

Onu derhal yapacağım. - I will do it right now.

Onu derhal kontrol edeceğiz. - We'll check on it right now.

right now
an itibarıyla
right now
bugünden tezi yok
scan now
(Bilgisayar) şimdi tara
sign up now
(Bilgisayar) şimdi kaydol
until now
şu ana kadar

Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım. - Sorry, I didn't read your comment until now.

Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu. - For some reason the microphone wasn't working until now.

up till now
şu ana kadar
up to now
bu zamana kadar
up to now
şu ana kadar

Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur? - Up to now, how many books do you think you've read?

Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var. - Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now.

up to now
bu zamana dek
update now
(Bilgisayar) güncelleştir
update now
(Bilgisayar) şimdi güncelleştir
uptill now
şu zamana kadar
what are you doing now
şimdi ne yapıyorsun
what now!
amanın
you've made your bed, now lie in it
(deyim) eylemlerinin sonuçlarını kabul etmelisin
you've made your bed, now lie in it
(deyim) kendi düşen ağlamaz
by now
şimdiye dek

Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir. - Hurry up! You should be ready by now.

ere now
bundan önce
even now
yine de
even now
öyle olduğu halde
every now and again
bazen
every now and again
arada bir
every now and then
ara sıra

Robert ara sıra beni ziyarete gelir. - Robert comes to visit me every now and then.

O, ara sıra annesine yazar. - He writes to his mother every now and then.

every now and then
arada bir
from now on
bundan böyle

Bundan böyle, görüşelim. - From now on, let's keep in touch.

Bundan böyle zamanında gelmeye çalış. - From now on, try to arrive on time.

from now on
şimdiden sonra
just now
hemen şimdi

Evet, ama o hemen şimdi gitti. - Yes, but she left just now.

Hemen şimdi sana geliyorum. - I'm coming to you just now.

just now
şu tapta
now
şu tapta
now
şu anda

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim. - I just bet you were thinking something perverse just now.

Şu anda bir bira içiyorum. - I'm drinking a beer right now.

now
şu an

Şu an sadece ısınıyorum. - I am only warming up now.

Asama yanardağı şu an hareketsiz. - Mt. Asama is now dormant.

now
şimdiki zaman
now and again
ara sıra

Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin? - Let me hear from you now and again, will you?

now and then
zaman zaman

Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım. - I meet him at school now and then.

Tom zaman zaman Mary'den haber alır. - Tom hears from Mary every now and then.

now and then
arada sırada

Arada sırada oğluna yazar. - She writes to her son every now and then.

Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir. - It's good to put yourself in someone else's place now and then.

now and then
ara sıra

Tom ara sıra bir bardak şarabı sever. - Tom enjoys a glass of wine every now and then.

Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz. - If you have time, drop me a line now and then.

now that
için

Mary gittiği için, Tom daha mutlu. - Tom is happier now that Mary has left.

O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir. - Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.

now then
de bakalım
now then
hadi
now then
öyle ise
there now
haydi şimdi
until now
şimdiye kadar

Bu gerçek şimdiye kadar bilinmiyordu. - This fact was not known until now.

Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı. - Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.

up to now
şimdiye değin
now
hemen

Onu hemen yapabilir miyim? - May I do it right now?

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz. - He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.

Let things stand for now
Şimdilik her şey olduğu gibi kalsın. Tears stood in her eyes. Gözleri yaşla dolmuştu. The sweat stood out on his brow. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti
We´re up against it now!
k. dili Çattık belaya!
and now
şimdi de
any day now
Önümüzdeki bir kaç gün içinde
are you alone now
şimdi/su anda yalnız misin?
as of now
su an itibariyle
as yo know im on my half-term holiday now
bok yiyenin amcasının oğlu
between now and then
şimdi ve sonra arasında
by now
şimdiye kadar
by the now
tarafından artık
bye for now
bye şimdilik
even now
öyle olduğu halde, ona rağmen, yine de
for a now
için şimdi
for quite a while now
uzunca bir süredir
from now on
artık

Artık ne yapacağımı bilmiyorum. - I don't know what to do from now on.

Artık ne isterlerse yapabilirler. - From now on, they can do whatever they like.

from now on, from this time on
Artık, bu sefer gelen
from now on; from this time on
su andan itibaren, bu sefer itibaren
go now
başla şimdi
henceforth, hereafter, from now on
bundan sonra, bundan sonra, bundan
leave now
git artık
now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

now
dığından
now account
Şimdi hesap
now dominated by
Şimdi hakim
now for
şimdilik
now now
şimdi
now t
Şimdi t
now to
su anda
now what
şimdi ne oldu
now you tell me
bu şimdi mi söylenir
now you tell me
şunu önceden söyleseydin ya
previously; before now; sooner
Daha önce, daha önce şimdi; er
right now
Hemen şimdi, hemencecik, derhal
thats all for now
şimdi thats all
till now
şimdiye kadar
up till now
bugüne kadar
up to now
su ana değin
up to this time, until now
up bu kez, şimdiye kadar
up until now
su ana kadar
uptill now
bugüne kadar
Now ... now ...
Bazen/Kâh ... bazen/kâh
İngilizce - İngilizce
A gentle reproach or admonition

Now, now. Don't be rude.

A reassurance

Now, now, there's nothing to worry about.

NOW
National Organization for Women
arrah now
An unmeaning expletive, frequently used by the vulgar Irish
ciao for now
goodbye, see you later
for now
at the moment; until later

That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.

here and now
At this time and in this place
here and now
The current state of one's own life
here and now
The present situation

I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.

how now
hello, what’s that?

Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.

in the here and now
In present practice rather than in theory; with the priority of palpably and actually existing
just now
In a little while. Shortly, which could mean within ten minutes or two hours or at some indeterminate time within the near future

I'll be coming just now.

just now
Very close to the present moment

I was talking to my friend on the phone just now.

not now
happening at an other moment than the current one
now
At the time reached within a narration

The pudding was now ready to be served.

now
At the present time

Now I am six.

now
Used to introduce a point, a remonstration or a rebuke

Now, stop that Jimmy!.

now
Differently from the immediate past; differently from a more remote past or a possible future; differently from all other times

We all want what is now best for our children.

now
Fashionable; popular

I think this band's sound is very now.

now
Differently from the situation before a (stated or implied) event or change of circumstance

Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.

now
Present; current

Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..

now
since, because, in light of the fact

We can play football now that the rain has stopped.

now
Indicates a signal to begin

Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.

now
In the context of urgency

Now listen, we must do something about this.

now
The present time

countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.

now and then
sometimes; occasionally; intermittently

Call your mother now and then and let her know you care.

now hear this
An instruction to cease activity and listen to the announcement that will follow
now you're cooking
A phrase, often given in response, meaning that the subject has switched to a more suitable or more efficient approach

Alice: Now you're cooking!.

now you're talking
A phrase indicating agreement with a previously stated suggestion to change a course of action

Bob: 'Now you're talking! ''.

ta ta for now
see ya, laters, (less formal version of) au revoir or till we meet again
ta-ta for now
Alternative form of ta ta for now
take me now
Indicates the speaker has become sexually aroused, and is ready to receive sexual intercourse from the interlocutor
tata for now
Alternative form of ta ta for now
you made your bed, now sleep in it
A moralizing rejection said to someone looking for an easy out, especially of a situation they put themselves into
you've made your bed, now lie in it
You must accept the consequences of your actions
now
the momentary present; "Now is a good time to do it"; "it worked up to right now" used to preface a command or reproof or request; "now hear this!"; "now pay attention" at the present moment; "goods now on sale"; "the now-aging dictator"; "they are now abroad"; "he is busy at present writing a new novel"; "it could happen any time now" in the historical present; at this point in the narration of a series of past events; "President Kennedy now calls in the National Guard"; "Washington now decides to cross the Delaware"; "the ship is now listing to port" in the immediate past; "told me just now" (prefatory or transitional) indicates a change of subject or activity; "Now the next problem is
now
{i} present time, present moment
now
immediately; at this moment, at this time; in these days; in the present conditions; in the moments just preceding
now
conj. so, inasmuch as; since
now that
since, for the time being
up to now
used in negative statement to describe a situation that has existed up to this point or up to the present time; "So far he hasn't called"; "the sun isn't up yet"
now
{a} at this very time
as of now
FROM THIS TIME ON, from now on, henceforth, henceforward, from this day forward, in future; formal hereafter
now account
In the United States, a Negotiable Order of Withdrawal account (NOW account) is a deposit account that pays interest, on which checks may be written
now for
Used to introduce a new subject: "And now for what we're going to do tomorrow."*
now now
interjection of rebuke