O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- She knows nothing about your family.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
Ailen hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- She knows nothing about your family.
Utanacak hiç bir şeyin yok.
- You have nothing to be ashamed of.
Tomun yapacak başka hiç bir şeyi yok.
- Tom has nothing else to do.
Hiçlik, hiçlikten gelir.
- Nothing comes of nothing.
Hiç hiçlik hakkında düşünmeyi denedin mi?
- Have you ever tried to think about nothing?
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
Hiçbir şey asla değişmez.
- Nothing ever changes.
Hiçbir şey asla değişmeyecek.
- Nothing will ever change.
Boşu boşuna yaygara yapmayı bırak.
- Stop making a fuss over nothing.
Ben bu kitabı boşuna aldım.
- I got this book for nothing.
Gerçekleştirmediğin sürece hiçbir şey olmaz.
- Nothing happens unless you make it happen.
Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.
- Nothing ever happens in this old village.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
I didn't see nothing. .
Thomas Salusbury, Galileo's Dialogue Concerning the Two World Systems (1662): The Motion from London to Syria is as much as nothing; and nothing altereth the relation which is between them.
You're nothing to me now!.
What happened to your face? — It's nothing.
... because Iran has refused to live up to their obligations. It has nothing to do with the ...
... So then you've got like nothing to orbit or negative. ...