not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain

listen to the pronunciation of not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain
İngilizce - Türkçe

not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

reluctant
gönülsüz

Tom bir şey söylemeye gönülsüz gibi görünüyor. - Tom seems reluctant to say anything.

O onu kabul etmeye gönülsüzdü. - He was reluctant to admit it.

reluctant
{s} isteksiz

Tom tek başına gitmeye isteksizdi. - Tom was reluctant to go by himself.

George o zor işi almaya isteksizdir. - George is reluctant to take on that difficult job.

reluctant
{s} ağırdan alan
reluctant
gönülsüzlükle
reluctant
rızasızlık
reluctant
gönülsüzlük
reluctant
tereddütlü
not to take
almamak
reluctant
istenmeden yapılan
reluctant
istemeyiş
reluctant
zorla yapılan
İngilizce - İngilizce
reluctant

She was reluctant to lend him the money.

not wanting to take some action; unwilling, hesitant; uncertain