Çin'de başka bir arkadaşım var.
- I have another friend in China.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Buna bir daha bakmanı istiyorum.
- I'd like you to take another look at this.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
- Is this a different word or just another form of the same word?
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
- For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
- He finished the beer and ordered another.
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
- If a tree dies, plant another in its place.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Bir gün geçti. Sonra diğeri.
- One day passed. Then another.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.