not right, not true, unfit

listen to the pronunciation of not right, not true, unfit
İngilizce - Türkçe

not right, not true, unfit teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wrong
yanlış

Eğer yanlış yaparsam beni düzelt - Correct me if I am wrong.

Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz. - I'm afraid you have dialed a wrong number.

wrong
{i} haksızlık

Bir insanı öyle kandırmak haksızlık. - It's wrong to trick people like that.

Ben sana ne zaman haksızlık ettim? - When have I ever wronged you?

wrong
{i} yanlış yol

Ülke yanlış yolda ilerliyor. - The country is headed on the wrong track.

Yanlış yola girmiş olmalıyız. - We must've taken the wrong road.

wrong
kanuna aykırı fiil
wrong
(Askeri) HATALI; YANLIŞ: "Son yayınınız hatalıydı; bunun doğru şekli ---dır" anlamına gelen bir ön kelime
wrong
yalancı
wrong
sakıncalı
wrong
kötülük etmek
wrong
gerçeğe uymayan
wrong
haksızlık etmek

Bizi ona haksızlık etmekle suçladı. - He accused us of wronging him.

wrong
ters

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir. - Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.

Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor. - It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.

wrong
ahlakdışı
wrong
{s} 1. yanlış, gerçeğe uymayan: He gave the wrong answer. Yanlış cevap verdi. We're on the wrong road. Yanlış yoldayız. We boarded the wrong
wrong
{s} uygunsuz
wrong
kusur

Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok. - There's nothing physically wrong with him.

Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok. - Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.

wrong
fena surette
wrong
{f} günahına girmek
wrong
zulüm
wrong
{f} eziyet etmek
wrong
(isim) haksızlık, hata, suç, yanlış yol
İngilizce - İngilizce
{a} wrong
not right, not true, unfit