Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
- Call the police if you see any extraordinary situation.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.