not genial, not pleasant; disagreeable, nasty

listen to the pronunciation of not genial, not pleasant; disagreeable, nasty
İngilizce - Türkçe

not genial, not pleasant; disagreeable, nasty teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

unpleasant
hoşa gitmeyen
unpleasant
{s} hoş olmayan

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil. - If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good.

Hoş olmayan bir haber aldım. - I got an unpleasant news.

unpleasant
nahoş

O bu tür görüşü nahoş bulur. - He finds this kind of opinion unpleasant.

unpleasant
{s} tatsız

Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır. - Mrs. Jones is often unpleasant to her husband's secretary over the phone.

Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın. - You should enjoy your life without making others' lives unpleasant.

unpleasant
antipatik

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom. - Don't be so unpleasant with your sister, Tom.

unpleasant
fena
unpleasant
kaba
unpleasant
{s} sıkıcı
unpleasant
unpleasantnessnahoşluk
unpleasant
unpleasantlynahoşça
unpleasant
{s} çirkin
unpleasant
tatsızlık
İngilizce - İngilizce
{s} unpleasant