Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.
- It was unfortunate that he lost his passport.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- There was an unfortunate incident at home.
Şu şanssız insanlara acıdı.
- She sympathized with those unfortunate people.
Maalesef kötü haberlerim var.
- Unfortunately, I have bad news.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef, söylenti gerçektir.
- Unfortunately, that rumor is true.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.