Bu konuda karışık duygularım var.
- I have mixed feelings about this.
O, ona karışık sinyaller verdi.
- She gave him mixed signals.
Sen karma şirkette söylediklerin konusunda daha dikkatli olmalısın. Ben sadece senin şaka yaptığını biliyorum, ama herkes anlamayacaktır.
- You should be more careful about what you say in mixed company. I know you're just joking, but not everyone would understand.
Tom'un karmaşık duyguları vardı.
- Tom had mixed feelings.
Tereyağı ve şekeri birlikte karıştırdı.
- She mixed the butter and sugar together.
Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
- Mary mixed the ingredients to make a cake.
Tamamen Asyalı gibi görünmesine rağmen Takahaşi'nin melez olduğunu duydum.
- Although Takahashi looks completely Asian, I've heard he's of mixed blood.
My joy was somewhat mixed when my partner said she was pregnant: it's a lot of responsibility.