Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Tom geç kalan tek kişi değildi.
- Tom wasn't the only one who was late.
Tom geç kalan tek kişiydi.
- Tom was the only one who was late.
Üç saat sonra eve geri döndü.
- He returned home three hours later.
Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
- Hurry up, or you will be late for the last train.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Derhal başlayalım; zaten geç oldu.
- Let's start at once; it's already late.
Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.
- Dr. Sadiq admitted later he had no idea what caused that death.
Hepimiz er ya da geç ölürüz.
- We all die sooner or later.
Tom otuzlu yaşların sonlarında bir yerde görünüyordu.
- Tom looked like he was somewhere in his late thirties.
Tom otuzlu yaşların sonlarında.
- Tom is in his late thirties.
Rahmetli kocası kemancıydı.
- Her late husband was a violinist.
Bu, rahmetli babamın bir portresi.
- This is a portrait of my late father.