Tom ve Mary ayrılamaz.
- Tom and Mary are inseparable.
İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz.
- Good health is inseparable from exercise and moderation.
Öğrencilik günlerimizden beri o ve ben ayrılmaz arkadaşlarız.
- He and I have been inseparable friends since our student days.
Güç ve para ayrılmaz.
- Power and money are inseparable.
Mary ve Kate çok samimi.
- Mary and Kate are inseparable.
Onlar yakında ayrılmaz oldular.
- They soon became inseparable.
Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.
- To be or not to be; That is a big question.
Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım.
- I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.