O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
- That baby will have slept five hours by noon.
Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.
- We've eaten pizza and chicken at noon.
Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.
- We usually have lunch at noon.
İşin öğlenden önce bitmesi gerekiyor.
- The work must be finished before noon.
Tom'un öğleyin gelmesi bekleniyor.
- Tom is due to come at noon.
Ben öğle yemeğini öğleyin yerim.
- I have lunch at noon.
Tom, Mary'nin öğle yemeğini her zaman öğle vakti yediğini söylüyor.
- Tom says Mary always eats lunch at noon.