noktalar

listen to the pronunciation of noktalar
Türkçe - İngilizce
punctuation ellipsis dots, ellipsis points, suspension dots, suspension points
(Bilgisayar) dots

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

points

Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out. - Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.

We have different points of view. - Farklı bakış noktalarımız var.

nokta
dot

The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy. - Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.

Please sign on the dotted line. - Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.

nokta
point

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

The lake is deepest at this point. - Göl bu noktada en derindir.

nokta
spot

We met at the designated spot. - Biz belirlenen noktada buluştuk.

Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber! - Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!

noktalar ve tireler
dots and dashes
noktalar ve çizgiler
dot and dash
nokta
full stop

There needs to be a full stop at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.

One should add a full stop at the end of the sentence. - Cümlenin sonunda nokta konulmalı.

nokta
period

In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period. - Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

You can't replace the comma with a period in this sentence. - Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsin.

hassas noktalar
(Askeri) vulnerabilities
kesikli noktalar
(Bilgisayar) cutout dots
nokta
stage
nokta
(Bilgisayar) dots

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

What are those little dots? - Şu küçük noktalar nedir?

nokta
vertex
nokta
(Bilgisayar) points

Every man has his own strong points. - Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

Fourthly, my first three points do not exist. - Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.

nokta
(Bilgisayar) pels
nokta
police post
nokta
(Havacılık) spool
nokta
subject
nokta
{i} speck
nokta
punctum
nokta
the point is
baklava noktalar
(Bilgisayar) diamond dots
basit noktalar
(Bilgisayar) basic dots
doğrudaş noktalar
collinear points
doğrusal noktalar
collinear points
duyarlı noktalar
susceptibilities
hassas noktalar
susceptibilities
nokta
(Matematik) point
nokta
spot, speck
nokta
point, item, particular (under discussion)
nokta
post
nokta
place, spot
nokta
tittle
nokta
stop

Please put a stop to this nonsense. - Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.

We'll have to put a stop to this. - Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.

nokta
speckle
nokta
point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
nokta
full point
nokta
particular

The teacher particularly emphasized that point. - Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

nokta
punctuation period, Brit. full stop
nokta
point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
nokta
pinpoint
nokta
point, dot
nokta
fleck
nokta
period , dot , point
nokta
macula
simetrik noktalar
(Matematik) symmetric points
Türkçe - Türkçe
nukat
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak işareti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Göze ârız olan leke
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak, mevki. Mahâl
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Yazıdaki durak işâreti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) (Nukta) Benek
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Tek karakol, tek nöbetçi
Nokta
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
nokta
Yer
nokta
Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm: "Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
nokta
r: "Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık."- A. Haşim
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak
nokta
Sınır, derece, radde
nokta
Tek nöbetçi bulunan yer
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi: "O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz."- Ö. Seyfettin
nokta
Nöbetçi bulunan yer
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
nokta
Çok küçük boyutlarda işaret, benek
nokta
Hiçbir boyutu olmayan işaret
noktalar