nokta teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- point
This lake is deepest at this point.
- Bu göl bu noktada en derin.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
- dot
Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
- Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- spot
Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!
- Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
- full stop
Please add a full stop at the end of your sentence.
- Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
- period
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
There needs to be a period at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.
- stage
- (Bilgisayar) dots
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
- vertex
- (Bilgisayar) points
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
- (Bilgisayar) pels
- police post
- (Havacılık) spool
- subject
- (Matematik) point
- spot, speck
- speck
- point, item, particular (under discussion)
- post
- place, spot
- tittle
- stop
We'll have to put a stop to this.
- Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
- speckle
- point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
- full point
- particular
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
- punctuation period, Brit. full stop
- point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
- pinpoint
- point, dot
- fleck
- period , dot , point
- macula
- punctum
- the point is
- nokta ekle
- (Bilgisayar) add periods
- nokta ekle
- (Bilgisayar) add point
- nokta grubu
- (Kimya) point group
- nokta sil
- (Bilgisayar) delete point
- nokta çizgi
- (Bilgisayar) dot dash
- nokta-yük
- (Fizik) point charge
- nokta-çizgi
- (Bilgisayar) dot-dash
- nokta/inç
- (Bilgisayar) dots per inch
- nokta/inç
- (Bilgisayar) dpi
- nokta-i istimdat
- dot-i istimdat
- nokta ateşi
- (Askeri) point fire
- nokta atışı
- (Avcılık) point shot
- nokta basıcı
- dot printer
- nokta bağ
- dative bond
- nokta böl
- (Bilgisayar) split point
- nokta frekansı
- dot frequency
- nokta gama
- point gamma
- nokta hız
- spot speed
- nokta ile ayırmak
- (rakamlar) point off places
- nokta inişi
- spot landing
- nokta kaynağı
- point welding, spot welding
- nokta kaynağı
- 1. spot welding. 2. (a) spot-weld
- nokta kaynağı ile tutturmak
- spot weld
- nokta kaynağı yapmak
- to spot-weld
- nokta keşfi
- (Askeri) point reckon
- nokta konumlama veri tabanı
- (Askeri) point positioning database
- nokta koymak
- dot
- nokta koymak
- to bring to an end, to finish, to end
- nokta koymak
- put a period to
- nokta koymak
- 1. to put a period or dot. 2. to finish, wind (something) up
- nokta koymak
- put a stop to
- nokta küme
- point set
- nokta matris
- dot-matrix
- nokta olmak
- slang 1. to beat it, get lost. 2. (for a dope-taker) to be so high he can't move a muscle. iki
- nokta pergeli
- bow compass
- nokta raporu
- (Askeri) spot report
- nokta teması
- point contact
- nokta yapmak
- spot
- nokta yazıcı
- dot printer
- nokta yağış
- (Çevre) point rainfall
- nokta yük
- point charge
- nokta yük
- concentrated load
- nokta yükü
- point load
- nokta zımbası
- centre punch
- nokta çarpımı
- dot product
- nokta çevrimi
- dot cycle
- nokta üreteci
- dot generator
- nokta üst üste punctuation colon
- sıra
- parlak nokta
- highlight
- tepe nokta
- summit
- aleyhteki nokta
- con
- iki nokta
- colon
A space is missing before the colon.
- İki nokta üst üste'den önce boşluk eksik.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
- kör nokta
- blind spot
When driving a car, you must pay attention to the blind spot.
- Araba kullanırken, kör noktaya dikkat etmeniz gerekir.
- tepe nokta
- pinnacle
- aktif nokta
- (Kimya) active site
- deride oluşan siyah nokta
- blackhead
- düzenli nokta
- regular point
- ekstrem nokta
- (Matematik) extreme point
- esas nokta
- (Askeri) directing point
- esas nokta
- datum point
- etkin nokta
- (Bilgisayar) hot spot
- hassas nokta
- nicety
- hassas nokta
- (Askeri) vulnerable point
- iki nokta
- (Bilgisayar) double dot
- kilit nokta
- key point
- koyu nokta
- (Bilgisayar) bullet
- kırmızı nokta
- (Basın) scarlet letter
- mavi nokta
- (Bilgisayar) blue dot
- mavi nokta
- (Bilgisayar) blueprint
- nazik nokta
- critical point
- noktalar
- (Bilgisayar) dots
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- noktalar
- points
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.
- Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.
- punto nokta
- (Bilgisayar) point
- seyrek nokta
- (Bilgisayar) sparse dots
- siyah nokta cilt
- blackhead
- tepe nokta
- vertex
- tepe nokta
- tip
- tire nokta
- (Bilgisayar) dash dot
- uç nokta
- peak
- uç nokta
- extreme
- yüksek nokta
- spot height
- çizgi-nokta
- (Bilgisayar) dash-dot
- önemli nokta
- (Havacılık) significant point
- can alıcı nokta
- epicenter
- dünyanın güneşe en uzak olduğu nokta
- the world's most remote point to the sun
- kriyohidrik nokta
- (Bilim, İlim) Cryohydric point. The eutectic point of an aqueous salt solution
- Hava Kuvvetleri unsur plan subayı (karargah); kesin nokta; Prensip Destek Başkan
- (Askeri) Air Force component plans officer (staff); decisive point; Directorate for Policy Support (DIA)
- alt ölü nokta
- bottom dead center
- anlaşılmayan nokta
- blind spot
- baş nokta (GEOLOC)
- (Askeri) origin (GEOLOC)
- beş nokta aralığı
- quint
- beşli nokta
- quintuple point
- birden çok nokta
- (Bilgisayar) multi-spot
- can alacak nokta/yer
- the crucial point
- can alıcı nokta
- epicentrum
- can alıcı nokta
- epicentre [Brit.]
- can alıcı nokta
- the most sensitive spot
- can alıcı nokta
- the crucial point
- can alıcı nokta
- tender spot
- can alıcı nokta
- quick
- cim karnında bir nokta
- one who is completely ignorant
- delikli nokta
- (Bilgisayar) hollowed point
- dijital nokta konumlandırma veritabanı
- (Askeri) digital point positioning database
- dikey üç nokta
- (Bilgisayar) vertical ellipsis
- dokuz nokta çemberi
- (Matematik) nine-point circle
- durgun nokta
- stagnant point
- durgun nokta
- stagnation point
- durgun nokta
- stationary point
- düz nokta
- (Bilgisayar) straight point
- dış nokta
- exterior point
- elverişli nokta
- coign of vantage
- en aşağı nokta
- nadir
- en derin nokta
- depth
- en düşük nokta
- rock bottom
- en uzak nokta
- aphelion
- en uç nokta
- extreme
- en yüksek nokta
- skies
- en yüksek nokta
- high tide
- en yüksek nokta
- tiptop
- en önemli nokta
- pivot
- enberi nokta
- periastron
- esas alınan nokta
- datum point
- esas nokta
- hinge
- eğrinin düz hatlarının geçtiği nokta
- umbilicus
- eşelektrik nokta
- isoelectric point
- gelecek nokta
- (Askeri) set-forward point
- gelecek nokta
- (Askeri) predicted position
- gelecek nokta
- (Askeri) future position
- geniş görüş sağlayan nokta
- vantage point
- gezer nokta
- (Askeri) floating dot
- gezer nokta
- floating point
- gezer nokta aritmetiği
- floating point arithmetic
- gezer nokta gösterimi
- floating point representation
- gezer nokta paketi
- (Bilgisayar,Teknik) floating point package
- gezer nokta tabanı
- floating point radix
- gezer nokta tabanı
- floating point base
- gezer nokta yordamı
- (Bilgisayar,Teknik) floating point routine
- harfin üzerine konan iki nokta
- dieresis
- harfin üzerine koyulan çift nokta
- umlaut
- hassas nokta
- sore spot
- hassas nokta
- sensitive spot
- hassas nokta
- raw
- hassas nokta
- tender spot
- hedef nokta grafiği
- (Askeri) aimpoint graphic
- ideal nokta
- ideal point
- iki nokta arası at yarışı
- point to point
- iki nokta arası at yarışı
- point to point race
- iki nokta arasında yapılan
- (yarış) point to point
- iki nokta colon
- (punctuation mark)
- iki nokta üst üste
- colon
- ikikatlı nokta
- double point
- ilk nokta; ilk durum; eğitmen pilot; Internet Protokolü
- (Askeri) initial point; initial position; instructor pilot; Internet Protocol
- izoelektrik nokta
- isoelectric point
- izole nokta
- (Matematik) isolated point
- iç nokta
- internal point
- jeodezik nokta
- geodetic point
- kara nokta
- black spot
- karanlık nokta
- dark spot
- kare nokta
- (Bilgisayar) square dot
- kilit nokta
- key
- koyu nokta çizgi
- (Bilgisayar) dot dash heavy
- kritik nokta
- critical point
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
- kritik nokta
- peril point
- kritik nokta
- (Kimya) critacal point
- kritik nokta
- crucial point
- kriyohidrik nokta
- cryohydric point
- kızgın nokta
- hot spot
- merkez nokta
- centre point
- merkezi nokta
- central point
- noktalar
- punctuation ellipsis dots, ellipsis points, suspension dots, suspension points
- nötr nokta
- neutral point
- orta nokta
- midpoint
- orta nokta
- mid-point
- otomatik nokta
- (Bilgisayar) auto point
- radarda görünen nokta
- plot
- rayların son bulduğu nokta
- railhead
- sabit nokta
- fixed point
- sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti
- diaeresis
- siyah nokta
- (cilt) blackhead
- siyah nokta
- black spot
- son nokta
- utmost
- son nokta
- end point
- stratejik nokta
- commanding point
- stratejik nokta
- vantage point
- tehlikeli nokta hükmü
- (Ticaret) peril-point provisions
- tekil nokta
- singular point