Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyordum.
- I knew Tom was no good.
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.
- Tom realized it was useless to argue.
Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
- I wish I had not bought such a useless thing.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
- Tom's new gadget is cool, but useless.
Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
- You shouldn't read such useless books.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Makine çevirisi neden kullanışsızdır?
- Why is machine translation useless?
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
We tried pushing the car out of the mud but it was no good.
That boy's no good. Don't get involved with him!.
... good answers yet. ...
... out good content. ...