Noriko gerçekten sevimli bir kişi, değil mi?
- Noriko really is a nice person, isn't she?
Tom gerçekten son derece sevimli.
- Tom is really awfully nice.
Tom'un yaptığı ev gerçekten hoş.
- The house that Tom built is really nice.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Havanın güzel olacağını umuyorum.
- I hope it will be nice.
Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
- I wonder if it will be nice.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
- He met a nice young man.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There's a nice Thai restaurant near here.
O gerçekten iyi bir kız.
- She's a really nice girl.
Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel.
- The melon smells sweet and tastes very nice.
O, tatlı genç bir adam oldu.
- He became a nice young man.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Tom gerçekten şirin bir adamdı.
- Tom was a really nice guy.
Neden sadece bana karşı şirinsin?
- Why are you only nice to me?
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
O aslında nazik bir insandır.
- He is basically a nice man.
Beni yolcu etmeye gelmeniz bir inceliktir.
- It's nice of you to see me off.
Onun güzelce çalıştığını düşündüm.
- I thought it worked nicely.
Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.
- Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
- Tom didn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
- Tom doesn't treat Mary very nicely.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Susan ve Betty severim ama Susan'ın daha hoş olduğunu düşünüyorum.
- I like both Susan and Betty, but I think Susan is the nicer.
Hediyeler vermek, onları almaktan her zaman daha hoştur.
- Giving gifts is always nicer than receiving them.
Tom, tanıştığım en hoş erkeklerden birisi.
- Tom's one of the nicest guys I've ever met.
Diplomasi, en iğrenç şeyleri en hoş şekilde yapmak ve söylemektir.
- Diplomacy is to do and say the nastiest thing in the nicest way.
I think our teacher as nice as pie. She is very kind and patient.
Hediyeler vermek, onları almaktan her zaman daha hoştur.
- Giving gifts is always nicer than receiving them.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
- I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Mary çok güzel bir kız.
- Mary is a very nice girl.
Çok güzel görünümlü bir el yazısı var.
- She has very nice-looking handwriting.
Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
- How nice to be in Hawaii again!
Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
- Tom! How nice to see you again!
Ne iyi ettin de geldin.
- How nice of you to come.
Bu güzelce işe yaradı.
- It has worked out nicely.
Ateş artık güzelce yanıyor.
- The fire's blazing nicely now.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
- Tom doesn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
- Tom didn't treat Mary very nicely.
Lütfen şimdi bana kibarca davran.
- Please treat me nicely now.
What is a nice person like you doing in a place like this?.
The soup is nice and hot.
A third-term senator holds a nice level of seniority.
Fermat believed he had a nice proof of his theorem.
Why it should have attained such longevity is a nice question.
He dresses real nice.
Nice! I couldn't have done better.
It has been a damned nice thing - the nearest run thing you ever saw in your life -- The Duke of Wellington shortly after the Battle of Waterloo, 1815.
What a nice dress!.
The pie came out of the oven nice and hot.
Nice guys are historically the grail of dating. ... As both Nora and I reminisced and compared how we were treated by the manwhore and by the nice guy, the manwhore always won out.
People who like one another often go along with one another's ideas to keep everyone happy. In Minnesota, people often call this Minnesota nice. The intent is not to hurt anyone's feelings.
Their new anchor, or family member, as they call him, isn't resonating with the viewers, who aren't sure he's Minnesota nice, as Sarah Lemanczyk reports.
He lookt askew with his mistrustfull eyes, / And nicely trode, as thornes lay in his way, / Or that the flore to shrinke he did auyse .
I came in this morning expecting him to be furious with me and he was nice as pie.
... Terry's dad nice to meet you sir for our biology test tomorrow ...
... Some are very nice. ...