Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
Yakında bir yangın patlak verdi.
- A fire broke out nearby.
Karım yakındaki bir barda çalışıyor.
- My wife works in a nearby pub.
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
- We took refuge from the storm in a nearby barn.