O, o binaya bitişiktir.
- It's next to that building.
Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary.
Kitabı neredeyse bedava aldı.
- She bought the book for next to nothing.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
- We had next to nothing in the kitchen.
O, bitişikte yaşayan adamdır.
- That's the man who lives next door.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Yandaki evde oturan kız çok güzeldir.
- The girl who lives next door is very pretty.
Yandaki evde kim yaşıyor?
- Who lives in the house next door?
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
Tom bizim kapı komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor?
- Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?
O bizim bitişikte yaşadı.
- She lived next door to us.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
Bitişik komşudaki köpek tehlikeli.
- The dog next door is dangerous.
Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
- The boy next door fell head first from a tree.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
Try the place next door.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.