Bu kitabı her okuduğumda yeni bir şey bulurum.
- Jedes Mal, wenn ich dieses Buch lese, entdecke ich etwas Neues.
Yeni doğmuş gibi hissediyorum.
- Ich fühle mich wie neugeboren.
Çin'de başka bir arkadaşım var.
- I have another friend in China.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Neden bunu bir daha denemiyoruz?
- Why don't we give this another try?
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
- For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim?
- I don't like this room. May I have another one?
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
Geçmişi unutmak ve yeniden başlamak zorundasın.
- You need to forget the past and start afresh.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.