The object flew away to the south, giving out flashes of light.
- Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
Can you describe the object?
- Nesneyi tarif edebilir misiniz?
I think I'm objective.
- Nesnel olduğumu düşünüyorum.
Newton discovered that a force is required to change the speed or direction of movement of an object.
- Newton gücün bir nesnenin hareket hızını ya da yönünü değiştirmek için gerekli olduğunu keşfetti.
After ten months of very hard work, sometimes working through the night in an unheated dome, Clyde Tombaugh discovered an object he named Pluto.
- On aylık çok sıkı bir çalışmadan sonra, bazen ısıtılmamış bir kubbede gece boyunca çalışarak, Clyde Tombaugh Pluto adını verdiği bir nesne keşfetti.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
We can see distant objects with a telescope.
- Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
Tom does not know the difference between a subject and an object.
- Tom özne ve nesne arasındaki farkı bilmez.
In English, the usual sentence structure is Subject - Verb - Object/Complement.
- İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.
Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
- Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
- Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.