Tom benden daha asabi görünüyor.
- Tom seems to be more nervous than I am.
Çok asabi ve her zaman huzursuz.
- She is very nervous and is always ill at ease.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- A nervous person will not be fit for this job.
Yarınki sınav hakkında gergin olmamalısın.
- You mustn't be nervous about tomorrow's exam.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- A nervous person will not be fit for this job.
Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.
- The central nervous system consists of four organs.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.
Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.
- Tom is suffering from a nervous disorder.
Düğün provasında, konuşmak için neredeyse çok sinirliydi.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
Finaller yaklaşırken neredeyse sinir krizi geçirecektim.
- As finals approached, I nearly had a nervous breakdown.