Üç komşu birbirlerine yardımcı oldular.
- The three neighbours helped each other.
Komşumun adı Deng Daping'tir.
- My neighbour's name is Deng Daping.
Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
- The neighbours have been banging about next door all morning.
Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
- I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
Japonya ve Güney Kore komşudur.
- Japan and South Korea are neighbors.
O, komşularımdan biri.
- He is one of my neighbors.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I only want to be a good neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I just want to be a good neighbor.
O bizim bitişik komşumuz.
- He is our next door neighbor.
Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar.
- My neighbours have already explained to me who Björk is.
Komşularına elinden gelen bütün yardımı yapmalısın?
- You should do all you can to help your neighbours.
İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.
- The border between the two neighbouring countries remains closed.
İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.
- The two neighbouring countries differ from each other in all respects.
Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.
- Neighbourly relations are necessary for success.
My neighbour is very irritable and grumpy at times.
Though France neighbours Germany, its culture is significantly different.