Görüşmeler sonuçsuz kaldı.
- The negotiations failed.
Her iki ülke barış görüşmelerine girdi.
- Both countries entered into peace negotiations.
Biz bu müzakereyi bozmak istiyoruz.
- We want to break off this negotiation.
Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.
- Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.
Şirket ile görüşmelere devam ettik.
- We continued negotiations with the company.
Herkes görüşmelerde yer aldı.
- All took part in the negotiations.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
... negotiations ...
... but these negotiations don't rely on trust ...