nefese

listen to the pronunciation of nefese
Türkçe - İngilizce
bated
Simple past tense and past participle of bate
Reduced; lowered; restrained; as, to speak with bated breath
If you wait for something with bated breath, you wait anxiously to find out what will happen. We listened with bated breath to Grandma's stories of her travels. with bated breath feeling very anxious or excited (abate)
past of bate
held back; "we watched the daring feats of the acrobats with bated breath
held back; "we watched the daring feats of the acrobats with bated breath"
diminished or moderated; "our bated enthusiasm"; "his bated hopes"
{s} restrained, held (of breath)
diminished or moderated; "our bated enthusiasm"; "his bated hopes" held back; "we watched the daring feats of the acrobats with bated breath
nefes
breath

It's not possible to breathe here. - Burada nefes almak mümkün değil.

He lies as naturally as he breathes. - Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.

nefes nefese (bir şey) demek
puff
nefes nefese bırakmak
wind
nefes nefese kalmak
get out of breath
nefes nefese olmak
puff
nefes nefese söylemek
pant
nefes nefese yürümek
puff
nefes nefese
breathless

Tom waited breathlessly. - Tom nefes nefese bekledi.

There are some performances that leave one breathless. - Birini nefes nefese bırakan bazı performanslar vardır.

nefes nefese
out of breath, breathless
nefes nefese
out of breath, panting
nefes nefese bir halde
pantingly
nefes nefese bırakmak
to puff sb out
nefes nefese kalarak
gaspingly
nefes nefese kalma
puff
nefes nefese kalmak
be winded
nefes nefese kalmak
to get out of breath
nefes nefese kalmak
gasp for breath
nefes nefese kalmış
puffed
nefes nefese kalmış
blown up
nefes nefese kalmış olmak
be winded
nefes nefese olmak
to be out of breath
nefes nefese söylemek
pant out
nefes
puff, draw, drag (on a pipe, cigarette)
nefes
breathing

Pneumonia causes difficulty in breathing. - Zatürre nefes almada zorluğa neden olur.

I've been having trouble breathing. - Nefes almada zorluk çekiyorum.

nefes
sniff
nefes
draw

He has drawn his last breath. - O son nefesini çekti.

What a splendid day! said Anne, drawing a long breath. - Anne uzun bir nefes çekerek Ne muhteşem bir gün! dedi.

nefes
soul
nefes
drag

The dragon's fire breath burned Mario completely. - Ejderhanın yangın nefesi Mario'yu tamamen yaktı.

nefes
mind
nefes
pneuma
nefes
puff
nefes
wind

The human voice is the most beautiful of all wind instruments. - Nefesli enstrümanlar içinde en mükemmeli insan sesidir.

You look a little winded. - Biraz nefesi kesilmiş görünüyorsun.

Nefes
breathability
Nefes
inhales
nefes
breaths
Nefes
(Tıp) pneumat
Nefes
(Tıp) spiro
nefes
breath; puff, draw, drag
nefes
breath which has healing power (and which is blown upon the sick)
nefes
instant, moment
nefes
poem (sung by dervishes)
nefes
whiff
nefes
exhalation
nefes
slang hashish, hash
nefes
atman
nefes
toke
Türkçe - Türkçe

nefese teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

NEFES
(Osmanlı Dönemi) Soluk, üfürülen hava. Soluma, soluk verip alma
NEFES
(Osmanlı Dönemi) Hased etmek. *Edb: Bektaşi tekkelerinde okunan manzum söz
NEFES
(Osmanlı Dönemi) Bolluk
NEFES
(Osmanlı Dönemi) Uzun söz
Nefes
(Osmanlı Dönemi) TAMUR
nefes
Alevi-Bektaşi edebiyatında bir şiir türü
nefes
Canlılık, hayat belirtisi
nefes
Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
nefes
Dini temellere bağlı aşık edebiyatı nazım şekillerinden
nefes
Soluk
nefes
Canlılık, hayat belirtisi: "Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür."- O. V. Kanık
nefes
Tekke edebiyatı şiir türlerinden biri
nefes
Bektaşi ve Alevi şairlerinin tarikat konularını dile getirmek için yazdıkları şiir türü
nefes
Bir soluk alacak kadar zaman, lâhza
nefes
Alevi-Bektaşi şairlerinin tarikat konularını dile getirdikleri şiir türü
nefes
Şifa amacıyla hastaya dua okuma
nefes
Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
nefes
Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman: "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu."- H. Taner
nefese