For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
- Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
For some reason, she's really furious with me.
- Nedense, o bana gerçekten kızgın.
She was somehow incensed against me.
- Her nedense bana karşı öfkeliydi.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
The accident has caused many deaths.
- Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
- Richter ölçeğine göre 8.9 büyüklüğünde bir deprem Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye neden oldu.
There are a good many reasons why you shouldn't do it.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
There is no reason why he should resign.
- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
Why did you paint the bank red?
- Neden bankı kırmızıya boyadın?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Adultery was a ground for divorce.
- Zina bir boşanma nedeniydi.
Mars is red because of rusty iron in the ground.
- Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.
Nobody seemed to have a motive for the murder.
- Hiç kimsenin cinayet için bir nedeni var gibi görünmüyordu.
Jealousy was the motive for the murder.
- Cinayetin nedeni kıskançlıktı.
For some reason I don't like Tom.
- Her nedense Tom'dan hoşlanmıyorum.
Women seem to like him for some reason.
- Her nedense kadınlar ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
This political problem gave rise to hot discussions.
- Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.
Why do you always have to get so personal when we have an argument?
- Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?
Why on earth did you sell your newly-built house?
- Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?
I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
- Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
Why do I have to do this? What's the point?
- Neden bunu yapmak zorundayım? Anlamı ne?
What's the point of us being here?
- Burada olmamızın nedeni ne?
I don't know why it should matter.
- Neden önemli olması gerektiğini bilmiyorum.
Language is an important matter, so don't leave it to the linguists.
- Dil önemli bir konudur, bu nedenle dilbilimcilere bırakmayın.
Do you know why spring rolls are called spring rolls?
- İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?
That being the case, he had little to say.
- Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.
Somehow you don't sound too good today. Is anything the matter?
- Her nedense bugün çok iyi görünmüyorsun. Sorun mu var?
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
Why don't we share a room?
- Neden bir odayı paylaşmıyoruz?
It was very stuffy in that room with all the windows closed.
- Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
Correlation doesn't equal causation.
- Korelasyon nedenselliğe eşit değildir.
Correlation doesn't imply causation.
- Korelasyon nedensellik anlamına gelmez.