Kahkaha iyi bir ilişkide esastır.
- Laughter is essential in a good relationship.
Benzetme esasen doğrudur.
- The analogy is essentially correct.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
- The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
Bana kalan parayı sadece temel şeyler için harcamalıyım.
- I must spend the money remaining to me only for essential things.
Tom temel olarak haklıydı.
- Tom was essentially right.