Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
- He lived in a small town nearby.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Az daha bir suça bulaşacaktım.
- I came near to getting involved in a crime.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Bu ev yakında, iki yatak odası ve bir oturma odası var, ve dekorasyonu kötü değil; ayda 1500.
- This house is nearby, it has two bedrooms and a living room, and the decoration isn't bad; it's 1500 a month.
Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz?
- Would you know a cheap hotel in the near?
Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
- He lived in a small town nearby.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
- It was near the river that I lost my way.
Tom'u çocuklarımın yanına salma.
- Don't let Tom near my kids.
O onun yanına bir sandalye çekti.
- He drew a chair near her.
Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are some shops near my house.
Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.
- The dictionary gathers nearly half a million words.
Bana yaklaşma, soğuk almışım.
- Don't come near me. I have a cold.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There's a nice Thai restaurant near here.
Eczane, hastanenin yakınında.
- The pharmacy is near the hospital.
Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
- It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
Ona yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near him.
Ben yakın gelecekte bir ara sana uğrayacağım.
- I'll drop in on you sometime in the near future.
Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.
- There will be an energy crisis in the near future.
The goalkeeper saved a shot from the striker at his near post.
Çatallar yıllardır Avrupa'da ve Yakın Doğu'da kullanılıyordu, ama yalnızca yemek pişirmek için.
- Forks were used for many years in Europe and the Near East, but only for cooking.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
- He slipped and nearly fell.
O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.
- By the time she gets there, it will be nearly dark.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
- The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
Giriş sınavımız çok yakındı.
- Our entrance examination was near at hand.
Noel yakın, değil mi?
- Christmas is near at hand, isn't it?
Isırma ihtimaline karşın bir buldoğa yaklaşma.
- Don't come near the bulldog in case it bites.
O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.
- He does not let the opponent come near him.
Ona yakın olmak istiyor musunuz?
- Do you want to be near him?
Ona yakın olmak istiyor musunuz?
- Do you want to be near her?
The end is near.
I'm near sighted.
It shied, balked, and whinnied, and in the end he could do nothing but drive it into the yard while the men used their own strength to get the heavy wagon near enough the hayloft for convenient pitching.
The voyage was near completion.
The two words are near synonyms.
The fire was almost dead, the chamber near dark.
I am nearly forty and still unmarried.
- I am nearly forty and still not married.
Tom has been gone for nearly three years.
- Tom has been gone nearly three years.
It's raw, this kind of work, and near the knuckle: unsupported by music, lighting, video screen, it's just you and them, you and them and the dead,.
The crowd drew near to the speaker.
... they only apply when you get near the speed of light or near a black hole. We use Newton's ...