Maalesef bu şarkının sözlerini bulamıyorum.
- Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
Whilom in Albion's isle there dwelt a youth, / Who ne in virtue's ways did take delight .
Sting, né Gordon Sumner.
She buys what she wants regardless of the cost.
- Maliyeti ne olursa olsun istediğini alır.
Tom intends to go regardless of the weather.
- Tom hava durumu ne olursa olsun gitmek niyetinde.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
When can I swim here?
- Ne zaman burada yüzebilirim?
Unfortunately she only had five dollars with her.
- Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
Unfortunately, you cannot bring him along.
- Ne yazık ki, onu yanınızda getiremezsiniz.
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya giderdi?
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
How about going out for a walk?
- Yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?
How long did they live in England?
- Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
How far away is the airport?
- Havaalanı ne kadar uzak?
She told me how it was wrong to steal.
- O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
You have such a beautiful name.
- Ne kadar da güzel bir adın var.
You're such an idiot!
- Ne kadar da aptalsın!
I didn't want to go anyway.
- Ne olursa olsun gitmek istemedim.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Come whenever you want.
- Lütfen ne zaman istersen gel.
Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
- Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
How much do you believe him?
- Ona ne kadar inanıyorsun?
How much did you pay for him?
- Onun için ne kadar ödedin?
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
However hard you may try, you will not be able to do it.
- Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
Come what may, I will not break my word.
- Ne olursa olsun ben sözümü bozmam.
Come what may, I won't stop making music.
- Ne olursa olsun, ben müzik yapmayı durmayacağım..
Sadly, the world is full of idiots.
- Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Batten doors are sadly falling out of fashion.
- Ne yazık ki çakma kapıların modası geçiyor.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
What time do you close?
- Ne zaman kapatıyorsunuz?
What kind of person do you think I am?
- Ne çeşit bir insan olduğumu düşünüyorsun?
What kind of meal did you eat?
- Ne çeşit yemek yedin?
What about going out for a meal?
- Bir yemek için çıkmaya ne dersin?
What about next Sunday?
- Önümüzdeki Pazara ne dersin?
Just how big an idiot do you think I am?
- Sadece ne kadar büyük bir aptal olduğumu mu düşünüyorsun?
I forgot just how fun you are to hang out with.
- Sadece takılmak için ne kadar eğlenceli olduğunu unuttum.
What's the matter, Tom? Are you going to cry?
- Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?
What's the matter, Mary? You can talk to me if you want.
- Ne oldu, Mary? İstiyorsan benimle konuşabilirsin.
At any rate I will go out when it stops raining.
- Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
At any rate, we can't change the schedule.
- Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
ne tür müzikleri seversin?.
What kind of music do you like?
- Ne tür müzik seversin?
The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.
- Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
What kind of man are you?
- Sen ne biçim bir adamsın?
What kind of question is that? Do you really expect me to answer that?
- Bu ne biçim bir soru? Gerçekten onu cevaplamamı bekliyor musun?
Tom doesn't like either beer or wine.
- Tom ne birayı ne de şarabı sever.
I don't work on either Saturday or Sunday.
- Ne cumartesi ne de pazar günü çalışıyorum.
What's it look like to you?
- O sana ne gibi görünüyor?
What difference does this make?
- Ne gibi bir fark yaratıyor?
Tom! How nice to see you again!
- Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
How nice to be in Hawaii again!
- Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
How many days will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
How many do you need?
- Ne kadar ihtiyacın var?
What happened to the book I put here yesterday?
- Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
Guess what happened to me.
- Bana ne olduğunu tahmin etsene!
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Please don't smoke cigarettes no matter what.
- Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
- Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
Tom goes jogging every morning, rain or shine.
- Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.
In any case, catch the train tomorrow.
- Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
In any case, I won't change my mind.
- Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.