namusu

listen to the pronunciation of namusu
Türkçe - İngilizce
respectable
{a} deserving of respect or regard
{s} worthy of respect, honorable, worthy of esteem
Worthy of respect; fitted to awaken esteem; deserving regard; hence, of good repute; not mean; as, a respectable citizen
deserving respect
Moderate in degree of excellence or in number; as, a respectable performance; a respectable audience
Someone or something that is respectable is approved of by society and considered to be morally correct. He came from a perfectly respectable middle-class family + respectably re·spect·ably She's respectably dressed in jeans and sweatshirt. + respectability re·spect·abil·ity If she divorced Tony, she would lose the respectability she had as Mrs Tony Tatterton
worthy of respect; "a respectable woman
You can say that something is respectable when you mean that it is good enough or acceptable. investments that offer respectable rates of return = decent
deserving of esteem and respect; "all respectable companies give guarantees"; "ruined the family's good name"
large in amount or extent or degree; "it cost a considerable amount"; "a goodly amount"; "received a hefty bonus"; "a respectable sum"; "a tidy sum of money"; "a sizable fortune"
worthy of respect; "a respectable woman"
namus
honor
namusu kurtarma
whitewash
namus
rectitude
namus
good name
namus
{i} honesty
namus
decency
namus
honor, integrity, probity, uprightness
namus
(a woman's) virtue, honor (in sexual matters)
namus
virginity
namus
virtue

Layla lost her virtue. - Leyla namusunu kaybetti.

Layla's virtue was impregnable. - Leyla'nın namusu ele geçirilemezdi.

namus
honour; good name; rectitude; honesty
namus
purity
namus
honour [Brit.]
namus
{i} honour
namus
pudicity
Türkçe - Türkçe

namusu teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

NAMUS
(Osmanlı Dönemi) İrade-i İlâhiyenin tecellisi
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Şeriat
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Irz, iffet, edeb, hayâ
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Hâzık
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Nizam
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Hayırlara ait gizli hâllerin hâmil ve vâkıfı olan. Bu mânada Cebrâil Aleyhisselâm'a ıtlak olunur. Sair melâikenin vâkıf olmadıkları vahyin sırlarına vakıf ve mahrem olması cihetiyle ona namus-u ekber denilmiştir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali kimseye denir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Melâike
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Mahir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Av ve t
Namus
iffet
Nâmus
(Osmanlı Dönemi) IRS
namus
Sililik, iffet
namus
Dürüstlük, doğruluk
namus
Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık
namus
(Osmanlı Dönemi) kânun
namusu