nahoş

listen to the pronunciation of nahoş
Türkçe - İngilizce
unpleasant

He finds this kind of opinion unpleasant. - O bu tür görüşü nahoş bulur.

displeasing
repellent
unpleasant, undesirable, disagreeable, distasteful, objectionable
repelling
unlikeable
grating
graceless
disagreeable, unpleasant
distasteful
unlikable
disagreeable

Tom is being disagreeable, isn't he? - Tom nahoş oluyor, değil mi?

Tom is one of the most disagreeable people I know. - Tom tanıdığım en nahoş insanlardan biridir.

harsh
unpalatable
unappealing
unseemly
unhappy
unsightly
bleak
murky
undesirable
grisly
objectionable
unenviable
ornery
nice
pestilent
unwelcome
ungrateful
bad
uncomfortable

I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable. - Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım.

{s} ungracious
unlovely
contrary
uncongenial
Türkçe - Türkçe
Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin
Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin: "Öteden beri denemişimdir, bu, daima bana bir nahoş vaka haber verir."- B. Felek
(Osmanlı Dönemi) hoş olmayan, hoşa gitmeyen
nahoş