Seni iyi bir diş hekimi ile tanıştırayım.
- Let me introduce you to a good dentist.
Bir diş hekimini ziyaret etmen gerekiyor.
- You ought to see a dentist.
Tom dişçiye dün gitmeliydi.
- Tom should have gone to the dentist yesterday.
Tom'un 2.30'da dişçi randevusu var.
- Tom has a dentist appointment at 2:30.
Diş doktoruna gitsen iyi olur.
- You had better go to the dentist.
Sen hâlâ bir diş doktorusun, değil mi?
- You're still a dentist, aren't you?
Çocuğum diş hekimini sevmez.
- My child dislikes the dentist.
Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur.
- You'd better see a dentist at once.