n: wine 1

listen to the pronunciation of n: wine 1
İngilizce - Türkçe

n: wine 1 teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

win
{i} galibiyet

Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı. - Ricardo got US$ 500 for winning.

Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler. - They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.

win
{i} zafer

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı. - British forces at this time were winning victories.

win
{i} kazanma

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı. - He didn't jump high enough to win a prize.

O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var. - That team has little, if any, chance of winning.

win
{i} başarı

Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu. - Thus he succeeded in winning her heart.

Her kazanan sonunda başarısız olur. - Every win fails eventually.

win
{f} kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Utku's won the
win
isabet etmek
win
kazamak
win
ulaşmayı başarmak
win
{f} kazan

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder. - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

win
yengi
win
{f} galip gelmek
win
{f} kazanmak

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı. - He didn't jump high enough to win a prize.

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

win
win by a head yarışta bir at
win
{f} (won, --ning)
win
birinci gelmek
win
birinci gelme
win
gayesine erişmek
win
{f} ikna etmek
İngilizce - İngilizce
win