His opinion will probably be accepted.
- Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
Other life probably exists out there and perhaps in many places.
- Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
Perhaps it's just a coincidence.
- Muhtemelen sadece bir tesadüftür.
Tom is likely to arrive before 2:30.
- Tom muhtemelen 2.30'dan önce varacaktır.
Which team is likely to win?
- Muhtemelen hangi takım kazanacaktır?
Tom is likely to be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönecektir.
He is likely to win this game.
- O, muhtemelen bu oyunu kazanır.
Presumably, Mary watered the flowers while we were away.
- Muhtemelen biz uzaktayken Mary çiçekleri suladı.
Presumably, he buys them abroad.
- Muhtemelen, o onları yurt dışından satın alıyor.
Tom said Mary was likely to be suspicious.
- Tom Mary'nin muhtemelen şüpheli olacağını söyledi.
Tom will probably still be suspicious.
- Tom muhtemelen hâlâ şüpheli olacak.