It is probable that he will fail.
- Başarısız olması muhtemel.
If this text had been in Latin, it is probable that they would have already translated it.
- Bu metin Latince olsaydı, onların zaten tercüme etmesi muhtemeldi.
It's possible Tom might not come.
- Tom'un gelememesi muhtemel.
Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
- Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
Such a strange thing is not likely to happen.
- Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Tom will eventually do that, but probably not anytime soon.
- Tom sonunda bunu yapacak, ama muhtemelen yakın zamanda değil.
Tom will probably do that eventually.
- Tom onu muhtemelen sonunda yapacak.