Baudelaire's poetry is magnificent.
- Baudelaire'in şiirleri muhteşemdir.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
That's a splendid idea.
- Bu muhteşem bir fikir.
The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
It was quite spectacular.
- O oldukça muhteşemdi.
She's really gorgeous.
- O gerçekten muhteşem.
The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
That museum has a superb collection of Celtic era cultural artifacts.
- Bu müze Kelt dönemi kültürel eserlerinin muhteşem bir koleksiyonuna sahiptir.
His taste in music is superb.
- Onun müzik zevki muhteşemdir.
It is a stupendous project.
- Bu muhteşem bir proje.
This is certainly a glorious day.
- Gerçekten muhteşem bir gün.
We had a glorious time at the seaside.
- Biz deniz kenarında muhteşem bir zaman geçirdik.
Some Whites seek more imperial solutions.
- Bazı Beyazlar daha muhteşem çözümler aramaktadır.
Baudelaire's poetry is magnificent.
- Baudelaire'in şiirleri muhteşemdir.
Tom looks magnificent.
- Tom muhteşem görünüyor.
Tom had a really great time.
- Tom gerçekten muhteşem zaman geçirdi.
Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
Tom explained the situation superbly.
- Tom durumu muhteşem şekilde açıkladı.