The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers.
- Hükümet, muhalifleri, idealistleri ve Esperanto konuşanları toplamaya ve tutuklamaya başladı.
Most opponents of slavery did not vote.
- Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
Many opponents were sent to Siberia.
- Birçok muhalif Sibirya'ya gönderildi.
The two countries are antagonistic to each other.
- İki ülke birbirine muhalif.
The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers.
- Hükümet, muhalifleri, idealistleri ve Esperanto konuşanları toplamaya ve tutuklamaya başladı.
The two countries are antagonistic to each other.
- İki ülke birbirine muhalif.
Tom had many critics.
- Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
- Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.