Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
- Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
Tom's survival was considered miraculous.
- Tom'un hayatta kalması mucizevi kabul edildi.
Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.