mucize

listen to the pronunciation of mucize
Türkçe - İngilizce
miracle

It's a miracle he wasn't killed in the plane crash. - Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.

It's a miracle that he wasn't killed in the accident. - Onun kazada ölmemiş olması bir mucize.

marvel
prodigy
portent
theurgy
thaumaturgy
wonder

It's a wonder you're not in jail. - Hapiste olmaman bir mucize.

Coconut oil does wonders! - Hindistan cevizi yağı mucizeler yapar!

miracle, wonder
godsend
wonderwork
mucize türünden
miraculous
mucize eseri
miraculous

Miraculously, during the fourteenth century, Prague was spared from the Black Death. - Prag mucize eseri olarak on dördüncü yüzyılda vebadan kurtuldu.

He miraculously survived. - Mucize eseri olarak hayatta kaldı.

mucize eseri olarak
miraculously

Miraculously, during the fourteenth century, Prague was spared from the Black Death. - Prag mucize eseri olarak on dördüncü yüzyılda vebadan kurtuldu.

Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes. - Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.

mucize ilaç
wonder drug
mucize işareti
sign
mucize yaratan
miraculous
mucize yaratmak
remove mountains
mucize çocuk
(deyim) wonder boy
mucizeler
miracles
bir mucize olmazsa
barring a miracle
gizem ve mucize-oyunları
mysteries and miracle-plays
Türkçe - Türkçe
İnsan aklının alamayacağı olay
Olağanüstü, şaşırtıcı
Olağanüstü, şaşırtıcı: "Onların aşkı ve evlilikleri zaten bir mucize değil miydi?"- T. Buğra
Allah'ın izni ve emri ile yalnız peygamberlerin gösterdiği, özellikle peygamberlere karşı çıkanları ikna etmek, iman etmeyenlerin iman etmelerini sağlamak, inananların imanını güçlendirmek amacı taşıyan olağanüstü işler, hareketler, hâller, tansık. İnsan aklının alamayacağı olay: "Şırınga nasılsa umduğumdan çok daha iyi bir tesir yaptı ve zavallı Hacı Ömer, bunu benim bir mucizem gibi gördü."- R. N. Güntekin
tansık
Mucizeler
ayat
mucize