Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
I felt the engine running.
- Motor çalışırken hissettim.
I assemble car engines.
- Ben araba motorlarını monte ederim.
One of the aircraft's engines cut out.
- Uçağın motorlarından biri durdu.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.
- İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.
The number of motor vehicles in the city has increased.
- Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
Welcome to the world of motor vehicles.
- Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
I have a classmate who has a motorboat license.
- Motorlu tekne lisansı olan bir sınıf arkadaşım var.
I'd like to rent a motorboat.
- Bir motorbot kiralamak istiyorum.
She has excellent motor skills.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.
Bu makine küçük bir motor tarafından çalıştırılıyor.
- This machine is driven by a small motor.
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
- The number of motor vehicles in the city has increased.
Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
- I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
- Welcome to the world of motor vehicles.
Tom'un üç arabası ve bir motosikleti var.
- Tom has three cars and a motorcycle.
Motosiklet bir arabaya çarptı.
- The motorcycle crashed into a car.
Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
- In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
Tom motorlu tekneye hiç binmediğini söyledi.
- Tom said he'd never been in a motorboat.
Ben onun bir otomobil kazasında kötü yaralandığını duyunca çok şaşırdım.
- I am very much surprised to hear that he got badly injured in a motorcar accident.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.